ADEM GERİ ÇAĞRILDI
(58. BASIM İÇİN SON SÖZ)
Derin edebiyat
direniyor: Slopsizm tuzağına düşmüşsün diye yazıyor biri. Yüzde 50 ila 70 arası
ilgi topluyor… Bu rakamı nereden mi alıyorum? Sıradanların topluma oranından…
Hem beni hem bunu nasıl beğenebiliyorlar diye sorarsanız biliyorum, sormazsanız
bilmiyorum...
Bir düşümü anlattığım
karşı yazı yazıyorum: “Adem Geri Çağrıldı”... Düş görmediğimi
anlamayanlar düşecekler tuzağa.
ADEM
GERİ ÇAĞRILDI
-Neden geri
çağrıldığını biliyor musun?
-Son günahı işletme
fakültesinden mezun olamadım.
-Tek öğrenci sendin.
Unutma, Nuh’u da gemisine almadım, o da tekti çünkü.
-Tufanda mı kaldı?
-Tufanı gerçek eşini
bulsun diye tasarlamıştım, bulamadı, yokmuş.
-Havva doğru kadın
olsa tüm bunlardan vaz geçer miydim sanıyorsun? Hayır, soruyorum.
-Havva’da sorun arama,
sorun sende, tahminimden sağlam çıktın.
-Sen ol dedin de
olmadım mı ben de.
-Senin başarınmış
işte, diğerleri olamadı… Daha çok aşınma payı hesaplamıştım sende, becermedin…
Şeytan ikinizde de haklı çıktı: İkinizi de güvenilmez buluyordu ya, yazdın bunu
geçenlerde.
-Size güven vermeyen
insanların iki özelliği vardır: Sizden daha güvenilmezdirler ya da sizden daha
güvenilirdirler… Tamam da hâlâ bunu, beni, salt iyiyi yazamıyorum. Kulağımı tersten
gösteriyorum hâlâ.
-Sen sadece yazar
değilsin, aynı zamanda editörsün, yazılmışı bozansın.
-Onlar da beni
bozacaklar, yazdıklarımı yok ederek.
-Sen de onları mı yok
edeceksin!
-Son ukalalığım olur.
-Son ukalasın çünkü...
Hayat senin devamın, sen denen şeyin…
-Yazar değilsin
diyorsun da: Tanrı merak edip başta, adem kılığında inmiş olsun dünyaya. Şimdi
gerçek Adem’e gelmiş olsun sıra… Uzaylı olarak mı insem ya da, tekrar gelsem
dünyaya... Çünkü bunlara Tanrı dersin inanmazlar, uzaylı dersin taparlar.
-Uzay dediğin de ne
ki, kasaba irisi...
-Sen de zaten kimseyi
beğenmezsin!
-Kaplan arıyoruz,
kartal arıyoruz, kanguru arıyoruz, soframızda kalamar arıyoruz, etraf eşekten
geçilmiyor, kimseyi beğenmiyor oluyoruz.
-Ulises’i okuyabilmiş
miydin?
-Bence bir sanat
eseri… Plastik sanatlar...
-Peki, uzaylıların
nesi var?
-İyilik hüküm sürüyor.
-Kötülüğe ayıp etmişler!
-Evet, iyiliğe ayıp etmişler; iyilik hüküm sürmez... Toplulukları yönetmek aslında çok
kolaydır. İnsanız hatalarımızla varız diyenin yanından uzayarak toplandılar,
böyle geliştirdiler uygarlıklarını, bunun ben size birazdan hata yapabilirim
demek olduğunu içselleştirdiler… Yasalarla suçları, bakışlarla hataları
engellediler, oturdu bu, suçu, günahı işlerse biri cezalandırılacağını biliyor
artık, kanunlara sıra gelmeden, komşusu tarafından, aynı günahı işlemek isteyip
yapamayacağını bilen komşusu… Birbirlerine güvenmiyorlar ama sözlerine,
gözlerine güveniyorlar. Yani sadece mantıken ahlaklılar, iyi biri olmak
akıllıca olduğundan. İçgüdüsel ve duygusal olarak ahlaklılık değil bu. Yapay
ahlak. Vicdan kendiliğinden çalışmıyor, çalıştırılıyor. Tam olarak iyi insan
değiller, ama günahkar da değiller. Virüsü yok edemediler, yayılmasını
engelliyorlar. Böyle bir uygarlık işte.
-Başarılı sayılır.
-Tersten başarılı.
Uçmayı keşfettiler, yürümeyi unuttular. Zihin gücüyle maddeyi hareket ettirsen
ne olacak, kölelere taşıt. Uzay yolculuğu yapınca, ses hızını aşınca başın göğe
ermiyor. Duble yol yapmaktan farksız; az gittik uz gittik bir de baktık bir
alfa boyu yol gitmişiz. Telepatiyi kim sever anlamıyorum, becerdin diyelim,
ahlaksız olduğun bir zaman sonra değil hemen anlaşılacak. (Sen seversin, o
ayrı, çünkü edebiyatı bitirir.) Bilim kurguyu gerçekleştirip, etik kurguyu
gözden kaçırdılar.
-Etik gerçeği...
-Kaçırmak zorundaydılar,
çünkü aralarında etik bir önder yoktu senin gibi, deha derecesinde iyi…
-Bir şey sormak
istiyorum Uzay: Benden başka yok mu?
-Yok!
-Pek emin söylemedin.
-Böyle şeylerin birden
fazla olması hoş karşılanmaz, hem sen tek olunca ukalalaşmıyorsun.
-Güç insanı yozlaştırmaz, yozlaşmış insanoğlu
gücün çekimine kapılır. Solipsizm tuzağına düşürdüm yine.
-Kendini yüceltmen
herhangi bir -hatta hepsi bir- bilimkurgu öyküsünden daha mantıklı. İsteyen
gelsin görsün elle tutsun; uzaylıların gelmesinden daha gerçeksin… Dünya
hayallerini gerçekleştiremiyor, sonra da artık vazgeçiyor gerçekleştirmiyor;
Uzay’a gelince, o da hayalleri gerçekleştirmiş…
-Aranan şey bulunmuş
işte!
-Ama işte senin içinse
durum şu: Sadece gerçekler gerçekleşmek içindir. Kelebek etkisine küçük
hesaplar demiştin, haklısın, ama bazı kelebekler daha etkili; sen o
kelebeksin... Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek var, eğer sen yapacaksan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder