1 Temmuz 2019 Pazartesi

ADEM GERİ ÇAĞRILDI (58. Basım İçin Son Söz)


ADEM GERİ ÇAĞRILDI
(58. BASIM İÇİN SON SÖZ)

Derin edebiyat direniyor: Slopsizm tuzağına düşmüşsün diye yazıyor biri. Yüzde 50 ila 70 arası ilgi topluyor… Bu rakamı nereden mi alıyorum? Sıradanların topluma oranından… Hem beni hem bunu nasıl beğenebiliyorlar diye sorarsanız biliyorum, sormazsanız bilmiyorum...
Bir düşümü anlattığım karşı yazı yazıyorum: “Adem Geri Çağrıldı”... Düş görmediğimi anlamayanlar düşecekler tuzağa.

ADEM GERİ ÇAĞRILDI
-Neden geri çağrıldığını biliyor musun?
-Son günahı işletme fakültesinden mezun olamadım.
-Tek öğrenci sendin. Unutma, Nuh’u da gemisine almadım, o da tekti çünkü.
-Tufanda mı kaldı?
-Tufanı gerçek eşini bulsun diye tasarlamıştım, bulamadı, yokmuş.
-Havva doğru kadın olsa tüm bunlardan vaz geçer miydim sanıyorsun? Hayır, soruyorum.
-Havva’da sorun arama, sorun sende, tahminimden sağlam çıktın.
-Sen ol dedin de olmadım mı ben de.
-Senin başarınmış işte, diğerleri olamadı… Daha çok aşınma payı hesaplamıştım sende, becermedin… Şeytan ikinizde de haklı çıktı: İkinizi de güvenilmez buluyordu ya, yazdın bunu geçenlerde.
-Size güven vermeyen insanların iki özelliği vardır: Sizden daha güvenilmezdirler ya da sizden daha güvenilirdirler… Tamam da hâlâ bunu, beni, salt iyiyi yazamıyorum. Kulağımı tersten gösteriyorum hâlâ.
-Sen sadece yazar değilsin, aynı zamanda editörsün, yazılmışı bozansın.
-Onlar da beni bozacaklar, yazdıklarımı yok ederek.
-Sen de onları mı yok edeceksin!
-Son ukalalığım olur.
-Son ukalasın çünkü... Hayat senin devamın, sen denen şeyin…
-Yazar değilsin diyorsun da: Tanrı merak edip başta, adem kılığında inmiş olsun dünyaya. Şimdi gerçek Adem’e gelmiş olsun sıra… Uzaylı olarak mı insem ya da, tekrar gelsem dünyaya... Çünkü bunlara Tanrı dersin inanmazlar, uzaylı dersin taparlar.
-Uzay dediğin de ne ki, kasaba irisi...
-Sen de zaten kimseyi beğenmezsin!
-Kaplan arıyoruz, kartal arıyoruz, kanguru arıyoruz, soframızda kalamar arıyoruz, etraf eşekten geçilmiyor, kimseyi beğenmiyor oluyoruz.
-Ulises’i okuyabilmiş miydin?
-Bence bir sanat eseri… Plastik sanatlar... 
-Peki, uzaylıların nesi var?
-İyilik hüküm sürüyor.
-Kötülüğe ayıp etmişler!
-Evet, iyiliğe ayıp etmişler; iyilik hüküm sürmez... Toplulukları yönetmek aslında çok kolaydır. İnsanız hatalarımızla varız diyenin yanından uzayarak toplandılar, böyle geliştirdiler uygarlıklarını, bunun ben size birazdan hata yapabilirim demek olduğunu içselleştirdiler… Yasalarla suçları, bakışlarla hataları engellediler, oturdu bu, suçu, günahı işlerse biri cezalandırılacağını biliyor artık, kanunlara sıra gelmeden, komşusu tarafından, aynı günahı işlemek isteyip yapamayacağını bilen komşusu… Birbirlerine güvenmiyorlar ama sözlerine, gözlerine güveniyorlar. Yani sadece mantıken ahlaklılar, iyi biri olmak akıllıca olduğundan. İçgüdüsel ve duygusal olarak ahlaklılık değil bu. Yapay ahlak. Vicdan kendiliğinden çalışmıyor, çalıştırılıyor. Tam olarak iyi insan değiller, ama günahkar da değiller. Virüsü yok edemediler, yayılmasını engelliyorlar. Böyle bir uygarlık işte.
-Başarılı sayılır.
-Tersten başarılı. Uçmayı keşfettiler, yürümeyi unuttular. Zihin gücüyle maddeyi hareket ettirsen ne olacak, kölelere taşıt. Uzay yolculuğu yapınca, ses hızını aşınca başın göğe ermiyor. Duble yol yapmaktan farksız; az gittik uz gittik bir de baktık bir alfa boyu yol gitmişiz. Telepatiyi kim sever anlamıyorum, becerdin diyelim, ahlaksız olduğun bir zaman sonra değil hemen anlaşılacak. (Sen seversin, o ayrı, çünkü edebiyatı bitirir.) Bilim kurguyu gerçekleştirip, etik kurguyu gözden kaçırdılar.
-Etik gerçeği...
-Kaçırmak zorundaydılar, çünkü aralarında etik bir önder yoktu senin gibi, deha derecesinde iyi…
-Bir şey sormak istiyorum Uzay: Benden başka yok mu?
-Yok!
-Pek emin söylemedin.
-Böyle şeylerin birden fazla olması hoş karşılanmaz, hem sen tek olunca ukalalaşmıyorsun.
-Güç insanı yozlaştırmaz, yozlaşmış insanoğlu gücün çekimine kapılır. Solipsizm tuzağına düşürdüm yine.
-Kendini yüceltmen herhangi bir -hatta hepsi bir- bilimkurgu öyküsünden daha mantıklı. İsteyen gelsin görsün elle tutsun; uzaylıların gelmesinden daha gerçeksin… Dünya hayallerini gerçekleştiremiyor, sonra da artık vazgeçiyor gerçekleştirmiyor; Uzay’a gelince, o da hayalleri gerçekleştirmiş…
-Aranan şey bulunmuş işte!
-Ama işte senin içinse durum şu: Sadece gerçekler gerçekleşmek içindir. Kelebek etkisine küçük hesaplar demiştin, haklısın, ama bazı kelebekler daha etkili; sen o kelebeksin... Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek var, eğer sen yapacaksan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder